......................
Hep başkalarının hikâyeleridir anlatılanlar, dinlediklerimiz, okuduklarımız, izlediklerimiz. Kendi yaşamımızı bile, bazen başrolde, bazen yan rollerde, bazen de kameraya bakmadan, oradan geçen biri olarak kurgular, yaşar, anlatırız; biz değilizdir hiç bir zaman tam olarak. Ama bu, köküne kadar benim hikâyem. Bugünkü benden, yorumlar katmadan, çırılçıplak anlatacağım sana olanları. Sen dinlediklerini belleğinde mi tutarsın? başkalarıyla mı paylaşır mısın? paylaşırken kendinden bir şeyler de...
... O bedenine hâkim.
Üstten bakıldığında, sıradan, dümdüz, heyecansız, keyifsiz, öylesine biriyimdir aslında... Benimle ilgili derinlikleri, ancak sabır gösterir, zaman ayırır, bakar ve görürse anlar insanlar... Yoksa geldiğim gibi giderim. ......................... O, çok yalın... Yalınlığı, O'nu anlayabildiğimiz anlamına gelmiyor ama, anlaşılmaz da değil. Soru sormadan kendince, yanıtlarını bulman gereken bir hali var. İçinde neler döndüğünü bilemiyoruz ama, bir şey dönmüyormuş gibi durduğu için, soracağımız...
sence?
Türlü çeşit insanlarla uzun, kısa, anlık ilişkilerine tanıklık ettiğim bir dostum, "sana bir şeyler anlatmak istiyorum ama, bil ki, ben de anlatırken anlayacağım ne hissettiğimi, ne demek istediğimi" dedi. Her zaman duygusal durumlarla ilgili iyi kötü bir kelâmı olan ben, sustum ve hiç sözünü kesmeden dinledim... Şimdi o sohbeti sana anlatmakla ayıp ediyorum belki ama, paylaşılması, üzerinde düşünülmesi gerek bence. "Öyle...