... sevişemiyoruz bile...
Yoğun telefon trafiği, yetişmesi gereken işlerin tatlı gergin telaşı, bazen huzursuz ama çokca da gülerek geçen işgününün sonunda sığınağıma, evime geliyorum. -Zaten ben ya işte, ya evdeyim...- Bildik, alışıldık işleri hallediyorum.. Üzerimi değiştiriyorum, en azından sütyenimi çıkartıyorum -ki bu büyük rahatlık- elimi yüzünü yıkıyorum. Sonra elde, dolapta ne varsa yemek hazırlıyorum. Kendime değil, ergene. Ne iyi ki ergen, bazen geceyi film izleyerek...
...kediler ve insanlar ve... fark etmiyor...
Siz de farkındasınız artık. Uzun zamandır ortalıkta yok. Ben, O unutulmasın diye, zaman zaman eski sohbetlerimizi paylaşıyorum sizlerle. Bu akşam aniden belirdi kapımda. Dinleyen, yazan ve okuyanların bildiği gibi; yine, yel yepelek... Fena şeyler oluyor, sevgili adısoyadı.com, hem de çok fena; diye başladı söze, girer girmez. Merhaba, nasılsın? deseydin önce tatlım. Ne bu feveran? diyebildim soluk soluğa. Zira, sevincim, şaşkınlığım,...
... ve biz önemsemiyoruz...
Kedilerin kuyruklarına, teneke kutular takıp sürükleyen çocuklar vardı, çocukluğumda... ........................... Merak ediyorum, son nefes verilene kadar geçen o uzun-kısa süreçte ne hissediyor ölenler? ........................... İki kocaman köpeğin, kendilerince oynaşmalarının arasına karışan kedi, karnından aldığı yaralar yüzünden öldü. Hızla gelen motorlu bir taşıtın çarptığı bir başka kedinin, arka ayakları ters dönmüş, ağzından kan geliyordu; öldü. Ana caddede hızla gelen bir...
...vazgeçmek kolay.
Uzun kırmızı mantosu ve akşamın o vaktinde kırmızı güneş gözlükleriyle kapıda belirdiğinde, gülümsemem donup kaldı ağzımın kenarlarında. Ağlamasını kontrol etmeye çalışarak; buraya neden geldim, ne anlatacağım bilmiyorum. Bildiğim tek şey çok ama, çok yalnız olduğum diyebildi. Ayakkabılarını çıkarttı, içeri girdi ve kendini kanepenin en uç köşesine öylesine, eğreti bir şekilde iliştirdi. Bir süre bir şey söyleme, bu halime bakıp da üzülme...
...aynaya bak
Bütün bir akşam huzura dokundum, huzuru sevdim; sonra huzurla uyudum... Mutluluğun da, huzurun da resmini çizemem ama, nasıl olduğunu "kendim"den bilirim. Hiçbir olayda, nesnede, durumda, kişide değil huzur. Başlı başına kişinin kendisinde. Zaafları, örselenmişlikleri, tökezlemişlikleri olsa da, içindeki huzuru koruyan, yetmez bir de dağıtan olmakta. Bulunduğu ortamda, bir şeyler yaparak ya da hiçbir şey yapmayarak, neredeyse nefes bile almadan durmak,...